- Herkese vaaz vermek zorunda değilsiniz. | - You don't have to preach at everybody. |
- İçeride olduğunu biliyoruz! Dışarı çık! Annem, hamile olduğunu görebilecekleri şekilde kapıya çıkmış ve babamın vaaz vermek üzere Milwaukee'ye gittiğini söylemiş. | My pregnant mother went to the door and said that my father am in Milwaukee, preaching. |
...bir yerlerde vaaz vermek için. | To preach somewhere. |
Alice, canın vaaz vermek istiyorsa Riki'den, Bay Umursamaz'dan başla yoksa onun da ümitsiz vaka olduğuna mı karar verdin? | If you feel like preaching, start with Riki, Mr. Indifference, or have you already decided he's a lost cause? |
Ama tüm kararları sen verirken, aileye bağlılık hakkında vaaz vermek senin için kolay. | Only it's easy for you to preach utter devotion to family when you're making all the decisions. |
Burada yalnız ben vaaz veririm. | I'm the only one who preaches here. |
Açıkçası Richard, neden 8 yaşındaki çocuklara vaaz verirsin anlamıyorum. | Honestly Richard, I don't see why you have to preach to some eight-year-olds. |
Bu sapkınlığa nasıl vaaz verirsin? | How could you preach this heresy? |
Birisi vaaz verebileceğini düşünüyorsa, vaaz verir. | If somebody feels he can preach, well, he preaches. |
Din adamı vaaz verir ve maneviyata ulaşırız. | The clergyman preaches, and we find spirituality. |
Geminin kontrolü bir Ori rahibinin elinde, ancak belli saatlerde vaaz verir. | There is a Prior in charge of the ship, but he preaches to the masses on the planet daily. |
Sokağın aşağısındaki kilisede vaaz verir. | He preaches at a church down the street. |
Daha önce çok garip bazı yerlerde vaaz verdim. | I have preached in some pretty strange places in my time. |
Son altı haftadır babalara koruyucu olmaları, sağlayıcı olmaları öğretmen olmaları için Tanrı'nın tasarımı üzerine vaaz verdim. | For the last six weeks I've preached on God's design for fathers to be teachers, to be protectors, to be providers. |
Ömrünüz boyunca duyabileceğinizden daha fazla vaaz verdim ben. | I've preached more sermons in my time than you'll ever hear. |
Yakında şehirde vaaz vereceğim. | Next, I will preach in the city. |